Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Türk Tarih Kurumu ve KKTC Millî Eğitim ve Kültür Bakanlığı iş birliğiyle düzenlenen “Kıbrıs Türk Tarihi ve Öğretimi” başlıklı panel, Girne Üniversitesinde yapıldı.
Panele KKTC Cumhurbaşkanı Ersin TATAR’ın yanı sıra; KKTC Millî Eğitim ve Kültür Bakanı Olgun AMCAOĞLU, KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin ERTUĞRULOĞLU, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat BAŞÇERİ, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Sezai ÖZTÜRK, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur ÜNAL, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muhammet HEKİMOĞLU, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol ÇETİN, Tarih Öğretmenleri ile Buluşma Etkinliği Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Mehmet BALYEMEZ, tarih öğretmenleri ile Türkiye ve KKTC’den akademisyenler katıldı.
“Osmanlı Kıbrıs’ta hoşgörülü yönetim anlayışı sürdürdü.”
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin TATAR panelin açılış konuşmasında, Kıbrıs Türk’ünün tarihini bilmesi gerektiğini vurgulayarak Osmanlı’nın Kıbrıs’ta hoşgörülü yönetim anlayışı sürdürdüğünü anlattı.
Kıbrıs’ta iki egemen devletin iş birliğini içeren 6 maddelik öneriyi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle oluşturulan yeni siyaseti, 27-29 Nisan tarihlerinde Cenevre’deki Kıbrıs görüşmelerinde masaya sunduklarını hatırlatan TATAR, “Cenevre’de ortaya konulan bir egemenlik mücadelesidir.” dedi.
TATAR, “1071’de bizim atalarımız Anadolu’ya gelmişler, 1571’de de buraya gelmiştir ve İstanbul 1453’te fethedilmiştir. Bu büyük coğrafyaya bizlerin atalarının yerleşmesi ve millet olarak var olmamız, bir bakıma bu üç tarihe de bağlıdır. Atatürk’ün verdiği istiklal muharebesi ve 1974’te önemli bir tarihtir. 1974’te Türkiye uluslararası anlaşmalardan doğan hakkını kullanarak buraya gelmeseydi bugün burası bir Yunan adasıydı. Bunu bilmeyen mi var?” diye konuştu.
Hem Türkiye’de hem de KKTC’deki arşivlerde araştırılmayan evraklar da olduğunu belirten TATAR, bunların araştırılarak yeni kuşaklara ve tarihçilere aktarılmasının büyük faydası olduğunu söyledi.
“Üç boyutlu gözlüklerin içine girdiği bir eğitimi hayal etmenizi istiyorum.”
Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat BAŞÇERİ, panelin düzenlemesinde emeği geçenlere teşekkürlerini iletti. BAŞÇERİ ayrıca, KKTC’deki üniversite kütüphaneleri ve tarih öğretmenleri için temin ettiği kitaplardan dolayı TTK Başkanlığına da şükranlarını sundu. BAŞÇERİ, tarihin bir toplumun hafızası ve tarih biliminin de bilimsel disiplinler açısından bakıldığında en ilginç kollardan biri olduğunu belirtti.
Konuşmasında tarih biliminin önemini vurgulayan BAŞÇERİ, “Tarih bilimini başlangıç-bitiş, birbirini takip eden dönemler, neden-sonuç gibi dar bir perspektiften çıkardığımızda, insanlığın geleceğini izleyebileceğiniz bir pencereden bakma şansına kavuşabiliriz. Tarih eğitimi dendiğinde yaratılacak fark tam da ‘zamana bakmak’ ile ‘zamanı görmek’ arasındaki ayırımdan geçiyor. Tarih bilimi ‘bakmayı’ değil ‘görmeyi’ bildiğinizde geçmişte olan derslerin günümüzde neleri getireceğine dair kadim bir deniz feneri görevi yapıyor.” şeklinde konuştu.
Tarihi, olayların geçtiği dönemi açıklayan sayısal evre olarak görme hatasından kurtulmak gerektiğinin altını çizen BAŞÇERİ; tarih biliminin sosyoloji, felsefe, antropoloji gibi bilimlerle kol kola ilerlerken ve olayları çözümlemeye çalışırken insanlara müthiş anlama kabiliyeti de sunduğunu kaydetti.
BAŞÇERİ, mevcut eğitim sisteminin kapsadığı kuşağın, yapay zekâ ve deneyim modelli bir dünyaya doğduğunu dile getirerek “Öğretmenin anlatışını değiştirmesi, tarihin derinliğini aktarabilmesi, anlatırken yaşatabilmesi şart, ya eğitim şekli? Elimizde bunca imkân varken kitap ve akıllı tahta ile tarihi öğretmek, bu neslin öğrenme şeklinin dışında kalmakta ısrar etmektir. Üç boyutlu gözlüklerin, hologram teknolojisinin, animasyon canlandırmalarının içine girdiği eğitimi hayal etmenizi istiyorum. Gerçekleşmesi tam olarak mümkün bir hayal.” ifadesini kullandı.
Millî olmayan hiçbir şeyin evrensel olamayacağını söyleyen BAŞÇERİ, “Maalesef çeşitli saiklerle 2000’li yılların başından itibaren KKTC’de tarih öğretiminde yaratılan boşluğun yeni nesilleri manevi ve millî değerlerden uzaklaştırdığını görüyoruz. KKTC’deki tarih öğretimindeki bu boşluğun ortadan kaldırılmasında, mensup olduğu milletin hayati aşamalarını benimseten bir anlayışın hâkim olmasının sağlanmasının gerektiğini düşünüyoruz.” dedi.
“İnsanların soylarını, ırklarını, tarihini bilmesi lazım ve sahip çıkması lazım.”
KKTC Millî Eğitim ve Kültür Bakanı Olgun AMCAOĞLU, Kıbrıs Türk tarihi ve mücadele tarihinin konuşulduğunu böyle bir panelin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür etti.
AMCAOĞLU, “İnsanların soylarını, ırklarını, tarihini bilmesi lazım ve sahip çıkması lazım. Ulusal tarih bilinci ve kimliğini oluşturma açısından bu panelin çok büyük bir önemi vardır. Türk tarihi ve Kıbrıs Türk mücadele tarihiyle alakalı nelerin bilinmesi gerektiği panelin sonucunda net bir şekilde, siz akademisyenlerimizin yapacağı kıymetli çalışmalarla ortaya çıkacaktır.” diye konuştu.
“Tarih, toplum olmanın ve kimlik kazanmanın zorunlu bir şartıdır.”
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muhammet HEKİMOĞLU, tarihin kimliğin besleyicisi ve onun inşasında maziyi kaynak hâline getiren önemli bir araç olduğunu aktardı.
HEKİMOĞLU, “Tarih, toplum olmanın ve kimlik kazanmanın zorunlu bir şartıdır. Fert ve toplum, bu hafıza ve hatırlamayla birbirine bağlanacak ve devamlılığını temin edecektir. Yeni nesillerin geçmişten miras aldıkları değerleriyle geleceklerine yön vermelerini ve sağlıklı bir millî kimlik oluşturmalarını, Kıbrıs Türkleri bağlamında konuşmak ve fikir alışverişi yapmak üzere bir araya geldik.” dedi.
“Dünyanın büyük arşivi Türkiye Cumhuriyeti hududu içerisinde bulunan Osmanlı arşivi”
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur ÜNAL, Osmanlı’nın, sahip olduğu mirasla sayısı 40’tan fazla ülkede hüküm sürmüş bir devlet olduğunu hatırlatarak bu devletin çekilmiş olduğu coğrafyada birçok sıkıntının ortaya çıktığını söyledi.
ÜNAL, sözlerini şöyle sürdürdü: “Osmanlı Devleti, geride muazzam bir arşiv bırakmıştır. Bugün dünyanın en büyük arşivi olarak ifade edeceğimiz ve Türkiye Cumhuriyeti hududu içerisinde bulunan Osmanlı arşivi, etraflıca incelememiz ve tarihî meseleleri ortaya koymamız adına temel kaynaklardır. Gerek şu an içerisinde bulunduğumuz topraklarda gerekse birçok coğrafyada var olan Osmanlı kayıtlarının ayrıntılı olarak incelenmesi, değerlendirilmesi ve günümüzdeki problemlerin anlaşılmasına katkı sağlanması gerekmektedir. Tarihî süreç incelendiğinde, ecdadın 1571’den 1878’e kadar burada (Kıbrıs’ta) huzuru, adaleti ve hakkaniyeti nasıl sağlandığının milyonlarca vesikasını şahitlik edilecektir, bunları göreceğiz.”
“Tarih aslında başlangıç noktasıdır”
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol ÇETİN, TTK’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kendilerine verdiği direktifler çerçevesinde, özellikle “millî tarih” ve “bağımsızlık düşüncesinin” korunması için 90 yıldır faaliyet yürüttüklerini belirtti.
ÇETİN, “Kıbrıs ile ilgili olarak TTK Bilim Kurulu ile bazı düşüncelerimiz vardı, onları paylaştık. Tarih eğitimiyle ilgili neler yapmamız gerektiğini tarih hocalarımızla istişare ettik. Tarih aslında başlangıç noktasıdır, teknolojiyle de uğraşıyorsanız dönüp başa bakmanız gerekmektedir. Tarihsiz ne diplomasi ne de siyaset yapabilirsiniz.” dedi.
Panelin ilk bölümü, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat OKTAY’ın mesajının okunmasıyla son buldu.
Daha sonra panelin ikinci oturumu yapıldı.